ALİ ŞİASI VE ÖZELLİKLERİ

 ALİ ŞİASI VE ÖZELLİKLERİ Cabir diyor ki, İmam Bakır (a.s) bana buyurdular ki: "Ey Cabir! Şii olduğunu iddia edenin bizleri sevdiğini söylemesi yeter mi hiç? And olsun Allah'a bizim Şialarımız, Allah'tan korkan ve O'na itaat edenden başkası değildir. Bizim Şialarımız; alçak gönüllü olmak, Allah'tan korkmak, emanettar olmak, Allah'ı çok anmak, oruç tutmak, namaz kılmak, ana ve babaya iyilik etmek, fakir komşu, yoksul, borçlu ve yetimlere karşı kendini sorumlu bilmek, doğru konuşmak, Kur'an okumak ve insanlar hakkında iyilikten başka bir şey söylememekle tanınırlar ancak. Onlar kendi kavimlerinin, işlerde emin bildikleri insanlardır." Usul'ul-Kafi, c.2, s.74) İmam Hasan Askeri (a.s)'ın Şiilerine Tavsiyesi: "Sizlere Allah'tan korkmayı, dininiz hususunda yasak olan şeylerden kaçınmayı, Allah için çaba göstermeyi, doğru konuşmayı, ister iyi olun ister kötü, size güvenip yanınızda emanet bırakan kimseye emanetini iade etmeyi, secdeleri uzatmayı ve iyi komşuluk yapmayı tavsiye ediyorum. Hz. Muhammed (s.a.a) işte bunları getirmiştir. Onların (Ehl-i Sünnetin) cemaatlerinde namaz kılın, cenaze merasimlerine katılın, hastalarını ziyaret edin ve haklarını ödeyin. Sizden biri, dininin yasak ettiği şeylerden kaçınır, doğru konuşur, emaneti sahibine verir ve halka karşı güzel ahlaklı olursa, "Bu Şii'dir" denilir. Bu bizi hoşnut eder. Allah'tan korkun, bize ziynet olun, leke olmayın. (İyi amelleriniz ve güzel ahlakınızla) Bizim için insanların sevgisini kazanın ve her türlü kötülüğü bizden uzaklaştırın. Çünkü biz, hakkımızda söylenen her iyiliğin ehli ve hakkımızda söylenen her kötülükten uzağız. Allah'ın kitabında, bizim hakkımız, Hz. Resulullah'a yakınlığımız ve Allah tarafından tertemiz (masun) kılındığımız açıklanmıştır. Bizden başka kim bu makamı iddia ederse yalancıdır. Allah'ı ve ölümü çok anın, Kur'an'ı çok tilavet edin,, Peygamber (s.a.a)'e çok salavat getirin. Çünkü Peygamber'e salavat getirmenin on sevabı vardır. Size ettiğim tavsiyeleri unutmayın. Selâmımı size ileterek sizi Allah'a emanet ediyorum." (Tuhaf'ul-Ukul, s. 1047, h. 12) İmam Ali (a.s) Nevf Bekaliyy'e şöyle buyurmuştur: "Ey Nevf! Şiilerimin kim olduğunu biliyor musun?" O şöyle arz etti. "Hayır Allah'a andolsun ki bilmiyorum." İmam (Ali (a.s) şöyle buyurdu: "Şiilerim dudakları oruç susuzluğundan kuruyan, karınları açlıktan arkasına yapışan kimselerdir. Onların yüzlerinde zühdün eserleri vardır. Onlar gecenin ruhbanları ve gündüzün aslanlarıdırlar." (el-Bihar, c.78, s.28) İbn-i Hacer Savaik'ul-Muhrika adli kitabinda söyle rivayet etmektedir: Hz. Ali (a.s) bir grubun yanindan geçiyordu, onlar Hz. Ali'yi görünce hemen ayaga kalktilar. Hz. Ali, "Bunlar kimdir?" diye sordu. "Bunlar senin Siilerindir." diye cevap verilince de Hz. Ali onlara söyle buyurdu "Güzel de neden dostlarimizin ziynetini ve Siilerin nisanesini sizlerde göremiyorum?" Onlar utanarak sessizlige büründüler. O esnada Hz. Ali ile birlikte olanlardan biri söyle sordu: "Siz Ehl-i Beyt'i saygin kilan ve bir çok özellikler veren Allah askina lütfen siilerinizin niteliklerini beyan eder misiniz?" Hz. Ali (a.s) söyle buyurdu: "Bizim Siilerimiz Allah'i taniyanlar ve Allah'in emriyle amel edenlerdir. es-Savaik'ul-Muhrika/161. İmam Hasan (a.s), kendisine, "Ben sizin Şiilerinizdenim" diyen birine şöyle buyurmuştur: "Ey Allah'ın kulu! Eğer bizim emir ve yasaklarımıza itaat edersen doğru söylüyorsun. Ama eğer böyle değilsen o halde ehli olmadığın yüce bir makam iddiasında bulunarak günahlarını artırma. "Ben sizin Şiilerinizdenim" deme. Aksine şöyle söyle. "Ben sizin dostlarınızdanım, sizin düşmanlarınıza düşmanım."Bu durumda sen iyi bir kimsesin ve iyiliğe meyletmişsin." (Tenbih'ul Havatir, c.2, s.106) İmam Bakır (a.s): "Şiilerimiz sadece Allah'tan korkan ve Allah'a itaat edenlerdir. Onlar ancak tevazu, huşu, emanetdarlık ve Allah'ı çok zikretmekle tanınırlar." (Tuhef'ul Ukul, s.295) İmam Sadık (a.s): "Gerçekte Ali'nin Şiaları karın ve bel iffetine sahip olan kimselerdir. Onlar ibadette büyük gayret gösterir, Rableri için çalışır, onun sevabını ümit eder ve cezasından korkarlar. Böylesi kimseleri gördüğünde bil ki onlar Cafer'in Şiileridir." (el-Kafi, c.2,s.233,h.9) İmam Sadık (a.s): "Şiilerimizi üç şeyde imtihan edin: Namaz vakitlerini gözetmede, düşmanları karşısında sır saklamada ve kardeşlerine yardımda bulunmada." (el-Bihar, c.83,s.22,h.40) İmam Sadık (a.s): "Dili ile Şii olduğunu söyleyen ama aksine amel eden kimse Şiilerimizden değildir." (el-Bihar, c.68, s.164, h.13) İmam Sadık (a.s): "Bir grup benim onların imamı olduğumu söylüyorlar Allah'a yemin olsun ki ben onların imamı değilim. Allah onlara lanet etsin! Ben her ne kadar onları örtmeye çalışıyorsam da onlar perdeyi yırtıyorlar. Ben, "Şöyle veya böyle" diyorum. Onlar, "Maksadı falan filandır" diyorlar. Ben, "bana itaat eden kimsenin imamıyım." (el-Bihar, c.2, s.80, h.76) İmam Sadık (a.s): "Dört şeyi inkar eden kimse bizim Şiilerimizden değildir: Miracı, kabir sorgusunu, cennet ve cehennemin yaratılmış olduğunu ve şefaat konusunu." (el-Bihar, c.69, s.9, h.11) İmam Sadık (a.s) birine mümin kardeşlerini sordu. O şahıs mümin kardeşlerini övdü. Bunun üzerine İmam (s.a): "Zenginlerin fakir hastaları ziyaretleri nasıldır?" diye sordu. O şahıs, "Azdır" deyince İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Zenginlerin fakirleri ziyaret edip onlara baş vurması nasıldır?" O şahıs, "Azdır" dedi. İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Zenginlerin fakirlere mali yardımı nasıldır?" O şahıs, "Siz bizim aramızda çok az bulunan sıfat ve ahlaktan bahsediyorsunuz" dedi. İmam (a.s) şöyle buyurdu: "O halde onlar nasıl Şia olduklarını iddia ediyorlar?" ( el-Kafi, c.2, s.173, h.10) İmam Kazım (a.s): "Yalnızlık ve halvet zamanında kalbi (Allah'tan) korkmayan kimse, bizim Şiilerimizden değildir." ( Besair'ud Derecat, s.247, h.10) İmam Bakır (a.s): "Şiilerimiz üç gruptur: Bir grubu bizim adımıza halkı soyar, bir grubu cam gibidir (içinde olan her şeyi gösterir-sır saklamaz) Üçüncü grup ise kızıl altın gibidir. Her ne kadar ateşte yakılırsa daha da saf olur." (el-Bihar, c.78, s.186, h.24) İmam Bakır (a.s): "Ey Şiiler topluluğu! r11;Al-i Muhammed'in Şiileri- Ilımlı bir dayanak olun ki aşırı gidenler size dönsün ve geri kalanlar size ulaşsın." Ensar'dan Sa'd adında bir şahıs şöyle dedi: "Fedan olayım! Aşırı giden kimdir?" İmam şöyle buyurdu: "Bizler hakkında kendimizin bile inanmadığı bir takım şeylere inanan gruptur. Bunlar bizden değildir ve biz de onlardan değiliz." O, "Geri kalanlar kimdir?" diye arz etti. İmam şöyle buyurdu: "Onlar da hayrı talep eder, hayra ulaşır ve sevabını elde ederler." ( el-Kafi, c.2, s.75, h.6) İmam Sadık (a.s): "Ey Abdula'la...! Benim selamımı ve Allah'ın selam ve rahmetini Şiilere ulaştır ve de ki: "(İmam Sadık) sizlere: "İnsanlara derkettikleri sözleri bildirerek ve onların derketmedikleri şeyleri beyan etmekten sakınarak onların sevgisini bizlere ve kendisine celbeden kimseye Allah rahmet etsin." ( el-Bihar, c.2, s.77, h.62) İmam Sadık (a.s): "Ey Şii toplulukları! Bize ziynet olun, utanç vesilesi olmayın. İnsanlara güzel sözler söyleyin, dilinizi koruyun ve dillerinizi boş ve çirkin sözlerden alı koyun." ( Emali es-Seduk, s.327, h.17) İmam Cafer Sadık (a.s): "Bizi sevdiğini söyleyip de düşmanlarımızdan beraat etmeyen yalancıdır." Bihar'ul-Envar, c. 27, s. 59 İmam Bakır (a.s), yanına gelip, "Allah'a and olsun ki siz Ehl-i Beyti seviyorum" diye söyleyen birine şöyle buyurmuştur: "O halde belalar karşısında güvenlik yeleği giy. Zira Allah'a and olsun ki selin vadiye akmasından daha süratli bir şekilde bela ve zorluklar bize ve Şialarımıza akar. Bela bizden başlar sonra size ulaşır. Huzur ve refah da bizden başlar, sonra size ulaşır." (Emali, et-Tusi, s.154 - 255) İmam Ali (a.s): "Şialarımızın biri bizim nehyettiğimiz bir işi yapınca ölmeden önce malına, çocuğuna veya kendisine bir bela iner ve bu sebeple günahları temizlenir, aziz ve celil olan Allah'ı günahsız bir halde karşılar. Eğer günahlarından bir şey kalmışsa ölüm anında çok zor can verir." (el-Hisal, s.635, h.10) İmam Sadık (a.s): "Şialarımız açlıktan ölse dahi insanlara ihtiyaç elini uzatmaz." (Vesail'uş-Şia, c.6, s.309, h.15) İmam Sadık (a.s): "Şialarımızdan her biri musibete uğrayıp sabredince bin şehidin sevabını elde ederler." (et-Temhis, s.59-125) İbn Abbas Resulullah'tan (s.a.a) Hz. Ali (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Ya Ali, senin Şialarındır Kıyamet Günü kurtuluşa erenler; kim onlardan birtanesine hakaret ederse, sana hakaret etmiştir ve kim sana hakaret ederse, bana hakaret etmiş sayılır; böyle bir kimseyi de Allah ebedi olarak kalmak üzere ( cehennem ) ateşine sokacaktır, ne de kötü bir dönüş yeridir! Ya Ali, sen bendensin, bende senden; senin ruhun, benim ruhumdan ve senin tıynetin, benim tıynetimdendir. Senin Şiaların bizim tıynetimizin artanından yaratılmışlardır. O halde, kim onları severse, bizi sevmiştir; kim de onlara buğz ederse, bize buğz etmiştir; kim onlara düşman olursa, bize düşman olmuştur ve kim onlara muhabbet beslerse, bize muhabbet beslemiştir. Ya Ali, senin Şialarının günahları ve kusurları affedilir. Ya Ali, ben, yarın r16;makamı Mahmud' da durduğum zaman, senin Şialarını şefaatçisi olacağım; bunu onlara müjdele. Ya Ali, senin Şian (taraftarı), Allah'ın Şiasıdır ve sana yardım edenler, Allah'a yardım edenlerdir; senin dostların, Allah'ın dostlarıdır ve senin hizbin, Allah'ın hizbidir. Ya Ali, senin velayetini kabul eden, saadete kavuşur ve sana düşmanlık besleyen bedbaht olur. Ya Ali, cennette senin için bir hazine vardır; sen cennetin Zülkarneyn'isin. Hamd âlemlerin Rabb'ine mahsustur. Allah'ın salâtı, yarattıklarının en üstünü olan en üstünü olan Muhammed (s.a.a.)'e ve onun tertemiz, seçkin ve seçilmiş Ehl-i Beyt'ine olsun. (el-Emâlî (Şeyh Sadûk),s:23, Bişaretü'l-Mustafa, s:18(az farkla) İbn-i Abbas'tan nakille: "Beyyine" suresinin yedinci ayeti kerimesi: "İnnellezine âmenu ve amil'us salihati ulaike hum hayr'ul-beriyyeti cezauhumr30;" "İman edip salih amellerde bulunanlar ise, işte onlarda yaratılmış olanların en hayırlılarıdır. Rab'leri katında onların ödülleri, içinden ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklara akan Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut ve memnun) kalmışlardır." nazil olduğunda Resulullah (sallallahu aleyhi ve alih) Ali bin Ebu Talib'e (aleyhisselam) hitaben şöyle buyurdu: "Ya Ali! "Hayr'ul Berriye"den (yaratılmışların en hayırlılarından) maksat sen ve senin şialarındır. Kıyamet günü sen ve şiaların, Allah'ın sizden sizinde Allah'tan razı ve hoşnut olduğunuz halde gelirsiniz." (Hilyet'ul Evliya / Hafız Ebu Nuaym İsfahani) Cabir b. Abdullah'tan nakille: Hz. Resulullah'ın (s.a.a) huzurunda idik. Hz. Ali (a.s) bize doğru geldi. Peygamber (saa); "Kardeşim Ali yanınıza geldi." buyurdu; sonra Kâbe'ye doğru yöneldi, Ali (as) 'ın elini tutup şöyle buyurdu: "Canım elinde olana andolsun ki, bu Ali ve şiaları kıyamet günü kurtuluşa erenlerin ta kendileridir."

ehlibeytgoznurum
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
Ezan Vakiti
 
Son Dakika Haberleri
 
Ehlibeytgoznurum Tv Seyredin
 
Elibeytgoznurum Tv Seyretmek İçin Tıklayın
 
Bugün 31 ziyaretçi (65 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol